21 Åžubat 2017 | HABERLER
| 1.938 kez okundu |
Enerji sektörünün gelecek trendleri hakkında önemli veriler içeren “BP Enerji Görünümü 2017” raporu yayımlandı. Rapora göre, global enerji talebi 2035'e kadar yaklaşık yüzde 30 artacak. Kömür, petrol ve doÄŸalgaz 2035'e kadar ana enerji kaynağı olarak kalırken, yenilenebilir enerji kaynakları da önümüzdeki 20 yılda dört kat geliÅŸecek.
BP’nin, enerji sektöründeki geliÅŸmeleri mercek altına alan geleneksel “Enerji Görünümü” raporu yayımlandı. Uzun vadeli enerji trendlerini deÄŸerlendirerek dünya enerji piyasaları için gelecek 20 yıla yönelik tahminler geliÅŸtiren “BP Enerji Görünümü 2017” raporuna göre, global enerji talebi yılda ortalama yüzde 1,3 artışla 2035’e kadar yüzde 30 civarında yükselecek. Enerji talebindeki bu artış, global GSYÄ°H'de beklenen yıllık yüzde 3,4 artıştan daha düÅŸük olacak. Kömür, petrol ve doÄŸalgaz ise 2035'e kadar ana enerji kaynağı olarak kalacak.
Raporda, doÄŸalgazın petrol ve kömürden daha hızlı geliÅŸme gösterdiÄŸi belirtilirken, hızla yaygınlaÅŸan LNG'nin global düzeyde entegre olmuÅŸ bir doÄŸalgaz pazarı oluÅŸturacağı ifade ediliyor. Yanmaz enerji kullanımını 2030 itibarıyla talep artışının ana kaynağı olarak gösteren rapora göre, yenilenebilir enerji kaynakları önümüzdeki 20 yılda dört kat geliÅŸecek, global kömür tüketimi de zirve yapacak. Karbon emisyonlarının son 20 yılın oranlarının üçte birinden daha az bir artış gösterdiÄŸine dikkat çekilen raporda, yine de karbon emisyonlarının devam ettiÄŸi ve farklı aksiyonlar alınması gerektiÄŸinin altını çiziliyor.
BP CEO’su Bob Dudley, “BP Enerji Görünümü 2017” raporu ile ilgili olarak “Global enerji görünümü deÄŸiÅŸiyor. Hızlı yükseliÅŸte olan pazarlar, geleneksel talep merkezlerinin yerini almış bulunuyor. Teknolojik ilerlemelerin ve çevreyle ilgili endiÅŸelerin yönlendirmesiyle enerji karması deÄŸiÅŸiklik gösteriyor. Sektörümüzün bu deÄŸiÅŸen enerji gereksinimlerine hiç olmadığı kadar çok uyum saÄŸlaması gerekiyor” diye konuÅŸtu.
KÖMÜR, PETROL VE DOÄžALGAZ ANA ENERJÄ° KAYNAKLARI OLACAK
Raporda, fosil dışı yakıtların önümüzdeki 20 yılda enerji kaynaklarındaki artışın yarısına karşılık gelmesi beklenirken, kömürle birlikte petrol ve doÄŸalgazın dünya ekonomisine güç veren ana enerji kaynağı olarak kalacağı ve 2015'te yüzde 86 olan toplam enerji arzı içindeki ana enerji kaynakları karşılığının 2035'te yüzde 75'in üstünde olacağı öngörülüyor.
Rapora göre, petrol talebi yılda ortalama yüzde 0,7 oranında artıyor. Ulaşım sektörünün global talepteki payı 2035'te yüzde 60'a yakın bir oranda kalacak olup, bu sektör dünya petrolünün büyük çoÄŸunluÄŸunu tüketmeye devam ediyor. Bununla birlikte, baÅŸta petrokimya ürünlerinde olmak üzere petrolün yanmadan kullanımı, 2030’lu yılların başında petrole olan talep konusunda temel artış kaynağı olacak.
Rapora göre, doÄŸalgaz hem petrol hem de kömürden daha hızlı geliÅŸme gösteriyor ve talep yılda ortalama yüzde 1,6 oranında artıyor. DoÄŸalgazın temel enerjideki payının kömürün konumunu devralması ve 2035 itibarıyla en büyük ikinci yakıt kaynağının doÄŸalgaz olması öngörülüyor. Kaya gazı üretimi, ABD'deki artışın öncülük ettiÄŸi gaz kaynaklarındaki artışın üçte ikisine karşılık geliyor. Avustralya ve ABD'de artan kaynakların yönlendirdiÄŸi LNG’nin yükseliÅŸinin, ABD doÄŸalgaz fiyatlarına dayalı olarak tüm dünyada entegre doÄŸalgaz pazarının yolunu açması bekleniyor.
Raporda, Çin'in daha temiz ve daha düÅŸük karbonlu yakıtlara doÄŸru atılımıyla yönlendirilen kömür tüketiminin 2020’li yılların ortasında doruÄŸa ulaÅŸacağı belirtiliyor. 2015'te yüzde 10 civarında olan dünya kömür talebindeki payı 2035'te iki katına çıkarak yüzde 20'ye ulaÅŸacak olan Hindistan ise kömür alanında en büyük artış gösteren pazar konumunda bulunuyor.
Raporda, yenilenebilir enerjilerin yılda ortalama yüzde 7,6 artışla dört kat büyüyerek en hızlı geliÅŸen yakıt kaynağı olacağı tahmin ediliyor. Çin, önümüzdeki 20 yılın yenilenebilir enerji kaynaklarının en büyük büyüme kaynağı olup, yenilenebilir enerjiye AB ve ABD'nin toplamından daha fazla katkıda bulunuyor.
PETROLE OLAN TALEP ARTIÅžININ YARISI ÇÄ°N’DEN GELECEK
Rapora göre, 2035'e kadar olan dönemde petrolle ilgili talep artışının tamamı yükselen pazarlardan gelecek ve bu artışın yarısının kaynağı Çin olacak.
Ulaşım sektörü, petrol talebindeki artışın üçte ikisine karşılık geliyor. Bu kapsamda, otomobillere yönelik petrol talebi günde 4 milyon varil civarında artış gösteriyor. Bu artış, global otomobil filosundaki iki kat artışla destekleniyor. 2015'te 1,2 milyon adet olan elektrikli otomobil sayısının, 2035'te 100 milyon adede (global otomobil filosunun yaklaşık %5'i) yükseleceÄŸi varsayılıyor. Raporda, otonom otomobiller, araç paylaÅŸma ve havuz sistemi gibi otomobil pazarını etkileyen daha geniÅŸ mobilite devriminin etkisini hesaba katacak iki örnekleyici senaryo yapılandırılıyor.
Petrol talebindeki artışın yavaÅŸlayan hızına karşılık küresel petrol kaynaklarının bolluÄŸundan söz edilen raporda, petrolün bolluÄŸunun, OrtadoÄŸu, OPEC, Rusya ve ABD gibi düÅŸük maliyetli üreticilerin rekabet avantajlarını, daha yüksek maliyetli üreticilerin zararına olacak ÅŸekilde kendi pazar paylarını artırmak için kullanmalarına neden olabileceÄŸi tahmini yapılıyor.
LNG KAYNAKLARI HIZLA BÜYÜYOR
Hem sektördeki hem de enerji üretimindeki deÄŸiÅŸimi teÅŸvik eden enerji politikalarının yardımcı olmasıyla doÄŸalgaz, kömürden pay almaya devam ediyor. Bu konuda ana büyüme kaynakları Çin, OrtadoÄŸu ve ABD olarak gösteriliyor.
Çin'de doÄŸalgaz tüketimindeki artış, yurt içi üretimi geride bırakıyor. Dolayısıyla, 2015'te yüzde 30 olan ithal gaz oranı 2035 itibarıyla artarak toplam tüketimin yaklaşık yüzde 40'ını oluÅŸturacak. Avrupa'da ise 2015'te yüzde 50 civarında olan ithalat payı 2035 itibarıyla yüzde 80'in üzerine çıkacak.
Raporda, LNG kaynaklarının hızla büyüyerek, 2035 itibarıyla iÅŸlem gören gazın yarısından fazlasına karşılık gelmesi bekleniyor. Söz konusu artışa, ABD, Avustralya ve Afrika'dan kaynaklar yol açıyor. Bu büyümenin yaklaşık üçte biri, önümüzdeki dört yılda geliÅŸim aÅŸamasında olan bir dizi proje hizmete girdikçe gerçekleÅŸecek.
KARBON SALINIMI YILDA YÜZDE 0,6 ARTACAK
Rapora göre, karbon salınımları, geçtiÄŸimiz 20 yılda görülen oranın üçte birinden daha az oranda artacak. BaÅŸka bir deyiÅŸle, yılda yüzde 2,1 yerine ortalama yüzde 0,6 artış söz konusu olacak.
BaÅŸarılı olunması halinde, 1965'ten bu yana en yavaÅŸ emisyon artışı oranı görülecek. Bununla birlikte, temel enerji kaynaklarının kullanımından oluÅŸan karbon emisyonlarının, ilgili dönem boyunca yine de yüzde 13 civarında artacağı öngörülüyor. Bu rakam, Paris'te ortaya konulan hedeflerin gerçekleÅŸtirilebilmesi için karbon salınımlarının 2035 itibarıyla yüzde 30 civarında düÅŸmesi gerektiÄŸini ileri süren Uluslararası Enerji Ajansı’nın (IEA) 450 Senaryosunu aşıyor.
Raporda, daha düÅŸük karbonlu bir çevreye daha hızlı geçiÅŸin potansiyel sonuçlarını keÅŸfetmek üzere iki alternatif vaka sunuluyor. Buna göre, enerjide dönüÅŸümü teÅŸvik edecek ve kolaylaÅŸtıracak devlet politikasının zamanlaması ve biçimi önem taşıyor.
R E K L A M